- 30 –
Hz. ÂDEM’İN BEDENİNE RUHUN ALIŞMASI:
Ruh, Âdem (a.s.)’ın bedenine yerleştikten sonra, zaman zaman Allâhu Teâlâ’ya yakınlığını ve eski makamlarını hatırlayıp üzülürdü. Bu keder kafesini parçalayıp alışmış olduğu aslî vatanına dönmek isterdi. Onun için ruhu, çocuk avutur gibi kâh meleklerle beraber oyalarlar, kâh bağlarda, bahçelerde gezdirip eylerlerdi. Böylece eski vatanına olan özlemi ve ızdırabı biraz sakinleşti. Zaman zaman Yüce Allâh’tan selâm getirirler ve çeşitli vaadler ve türlü müjdeler verirlerdi. Böylece ruh, bu fâni dünyada birkaç gün, âlemin kokuları ile diri kaldı.
Şeyh Verkânî (Kuddîse sirruh) Fâtiha’nın şehrinde der ki: Temiz ve pak olan rûh, topraktan yaratılan bu cisim ile hiç yakınlık peyda etmedi, onu sevemedi. Çünkü aynı cinsten değildiler. Biri emir âleminden, diğeri halk âleminden idi. Lâkin hayat ve sonsuz kudret sahibi olan Yüce Allâh, birbirine hiç benzemeyen, birbirinin zıddı olan ruh ile bedeni birbirine yaklaştırıp bağladı. Bu yakınlaştırma, “Bilmiş olunki, yaratmak da, emr (yani ruh) Allâh’ın hakkıdır.” (Araf S. 54) kavl-i şerifiyle oldu. Ruh kuşu, beden kafesine kendi isteğiyle girdi.
Devamı var Alıntıdır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder