- 28 –
ÂDEM (A.S.)’A RUH VERİLİŞİ:
Rivâyet edilir ki, Âdem (a.s.) rahmet kelimesini işitince: “EYVAH!” dedi ve elini başına koyup ağladı, musîbet zamanında böyle yapmak, evlâdına âdet oldu.
Allâh Teâlâ: “Ey Âdem, niçin eyvâh dedin ve ağladın?” diye sordu.
Âdem (a.s.) “Ey Rabbim, gözümü açtım. (Ümmetün müznibetün) yani günahkâr ümmet, yazısını gördüm. Sonra kulağım, (Yerhamuke Rabbuke) yani Rabbin sana acır, merhamet eder sözünü işitti. Bundan anladım ki, bu ümmet isyan edecek, isyan ise cezayı gerektirir. Ben ise cezaya dayanamam, dedi.
Yüce Allâh’tan hitap geldi ki: “Ey Âdem, (Ümmetün müznibetün) yazısına baktın. Hemen sonra (Ve Rabbun gafûr) yani Allâh çok afv edip bağışlayıcıdır, yazısını görmedin mi?”
Ey Müslüman! Allâhu Teâlâ, Âdem (a.s.)’ın çamurunu kendi kudret eliyle yoğurdu. Bunun gibi ruh vereceği zaman kimseyi vâsıta yapmayıp: “Ona kendi ruhumdan üfledim.” (Hicr Suresi 29) buyurdu. Hak Teâlâ’nın bu işte kimseyi vasıta yapmamanın hikmeti şudur ki: Ruh, emr âlemindendir. Emr âlemi yüksektir, yücedir. Beden ise halk âlemindendir. Halk âlemi, düşüktür, alçaktır. Aradaki mesafe çoktur. Yolda düşmanı fazladır. Ruh o yüksek âlemden bu alçak ve düşük âleme inerken düşmandan zarar görmesin ve Rabbine yakınlığının lezzetini unutmasın diye Hak Teâlâ onu bizzat kendisi bedene iletti…
Devamı var Alıntıdır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder