29 Haziran 2009 Pazartesi

İRÂDE-İ CÜZ'İYYE:

İrâde-i cüz’iyye:Cenâb-ı Hakk’ın kuluna verdiği mahdut bir salâhiyet ve tercih hakkıdır. Fakat ehemmiyeti pek büyüktür. Zîrâ insan, irâdesini hayra sarf ederse Mevlâ hayrı, şerre sarf ederse, şerri yaratır. Bu îtibârla insan, cenneti de, cehennemide bu irâde ile kazanır. Evet, Hâlık (Yaratıcı) Cenâb-ı Hakk dilemezse, O yaratmazsa hiçbir şey olmaz. Şu kadar ki, kul kâsib, yani isteyip çalışan; Mevlâ ise Hâlik, yani yaratandır.
İnsana verilen irâde-i cüz’iyye otomobilin direksiyonu gibidir. İnsan direksiyonu ne tarafa çevirirse otomobil o tarafa gider. Bu sebeple, isyan içinde olan bir kimse, “Ben ne yapayım Allâh böyle dilemiş, böyle yaratmış” deyip mes’uliyetten kurtulamaz. Evet, Allâh dilemiştir ama, kulun irâdesi ve çalışması bu yolda olduğu için dilemiştir. Zâten kulda, böyle bir irâde-i cüz’iyye, yâni tercih hakkı olmasaydı, Cenâb-ı Hakk kuluna imtihan fırsatı vermemiş, onu hayra veya şerre zorlamış olurdu. Halbuki Cenâb-ı Hakk kuluna zorla bir günahı işletip, sonra da cezâlandırmaktan münezzehtir.
Bâzı kimseler, “Ezelde bâzılarının rûhu secde etmiş, bâzılarının etmemiş; işte ezelde rûhu secde etmeyenler kâfir gider.” derler. Aslâ böyle bir şey yoktur. Bu iddiâ itikâdını kökünden sarsar. Ezel, itiraz yeri değildir. Orada isteyerek veya istemeyerek herkes secde etti. Cenab-ı Hakk, ruhları imtihâna çekerek, “Elestü birabbiküm (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)” diye sorduğunda bütün ruhlar istisnâsız olarak, “Belâ (Evet Rabbimizsin Yâ Rabbi)” diye ahid verdiler.
Bazı kimseler de “Sen ne yaparsan yap, Allâh dilediğine hidâyeti, dilediğine delâleti halkeder.” diyorlar. Bu düşünce de aslâ doğru değildir. Bu husustaki âyet-i kerîmeyi çok yanlış tefsir ve izâh ediyor. Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri bu husustaki âyet-i kerîmeyi; “Allâh, hidâyeti isteyip hidâyeti dileyenlere hidâyeti; dalâleti isteyip dalâleti dileyenlere de dalâleti halkeder.” Diye tefsir ve îzâh etmişlerdir.
“Ezelde Ahmed cennetlik, Mehmed cehennemlik diye zât ve şahıs üzerine bir hüküm yoktur. Ancak elbiseler biçilmiş; (İmân elbisesi, itâat elbisesi, nur elbisesi) şu elbiseleri giyenler cennetliktir denilmiş; ayrıca küfür, isyân, zulmet elbiseleri biçilmiş, bunları giyenler de cehennemliktir denilmiştir. Kul irâde-i cüz’iyyesiyle bu elbiseleri seçmekte tamâmen serbest bırakılmıştır. Binâenaleyh, insan irâde-i cüz’iyyesiyle bunlardan hangisini seçerse ve giyerse oraya gider.”
Alıntıdır…