19 Aralık 2008 Cuma

SELAMÜNALEYKÜM

INSANLAR NEDEN SAPIDIR?

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söyle buyudu:
„Din nasihattir. Allah Teala icin Resülü icin ve Müslümanlarin imamlari icin ve Müslümanlarin umumu icin.“
Hadis-i Serif’de acikca bildirilmistir ki, önce Allahü Teaala icin nasihat, Allahü Teala’ya iman etmek ve onu tevhid etmek (bir olduguna inanmak)tir. Resulü icin nasihat, Peygamberligini tasdik etmektir.
Kitabina nasihat, Kur’an-i Kerim’i tasdik ve geregiyle amel etmektir.
Evet kardesim biz müslüman bir toplum olarak bunlarin hangisiyle amel ediyoruz acaba? Basimizda layik bir devlet varken okullarimizda dini bir egitim yokken mehmetler fatmalar calkalamis kimin nesine biz yatmayip uyumayip Allahü Tealaya yalvarmamiz lazimki biz zavalli mü’minleri cehennem odunu etmesin sözde Tükiyenin yüzde doksan dokuzu müslüman böyle bir ülkede devletin resmi bir dini yok siz ne dersiniz bu ise kardesim yani balik bastan kokuyor bu memleketi düsman cizmasi altinda kirlenmesin diye yalniz canakklede 250 bin sehit verdik ama göründügüne göre bosunaymis meger nedenini soracak olursan kafir istimlahi altinda olunsaydi belki bugünkünden kötü de olmazdi her halde malesef dogrular hep acidir bak su CHP nin haline önce kadinlarimizin basindaki tesettürü mahkeme zoruyla indirdiler sonrada oy ugruna birkac carsafli diktiler numune olarak biz sizi cok seviyoruz biz sizinle dalga gectik misali bu millet bilmemki ne düsünüyor Allah akil izan versin durmadan millete calkalatip duruyorlar iste.

INSAN NEDEN SAPIDIR?
Imami Gazali (r.h.) buyurdular ki:
Insanin Allahü Teala’yi unutmasi nefsinin tab’an meyyal oldugu mal, makam, dünya, riyaset, söhret sevgisi, uzun emel, suh (asiri cimrilik), heva, kibir gibi nefislerinin ahlak-i zemimesine maglub olmalari, sahih akideden sapan kimselerle arkadaslik etmesi ve Allahü Teala’ya itaat etmemesi sebebiyledir. Halbuki ayet-i celilede mealen:
*Muhakkak kulak, göz, gönül, bunlarin her biri ondan mes’ul bulunuyor.“ Isra: S. 36 buyrulmustur. Ehl-i sünnet I’tikadi der ki kullarin fiilleri, Allahü Teala’nin yaratmasi, kullarin da kesbi (kazanmasi) ile olur… Demekki bizde kötü yani nefsimizin hevasina olan seylere meylimiz cok fazla vs. vs. Allahü Teala sonumuzu hayr eylesin Amiin

SELAMÜNALEYKÜM.

INSANLAR NEDEN SAPIDIR?

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) söyle buyudu:
„Din nasihattir. Allah Teala icin Resülü icin ve Müslümanlarin imamlari icin ve Müslümanlarin umumu icin.“
Hadis-i Serif’de acikca bildirilmistir ki, önce Allahü Teaala icin nasihat, Allahü Teala’ya iman etmek ve onu tevhid etmek (bir olduguna inanmak)tir. Resulü icin nasihat, Peygamberligini tasdik etmektir.
Kitabina nasihat, Kur’an-i Kerim’i tasdik ve geregiyle amel etmektir.
Evet kardesim biz müslüman bir toplum olarak bunlarin hangisiyle amel ediyoruz acaba? Basimizda layik bir devlet varken okullarimizda dini bir egitim yokken mehmetler fatmalar calkalamis kimin nesine biz yatmayip uyumayip Allahü Tealaya yalvarmamiz lazimki biz zavalli mü’minleri cehennem odunu etmesin sözde Tükiyenin yüzde doksan dokuzu müslüman böyle bir ülkede devletin resmi bir dini yok siz ne dersiniz bu ise kardesim yani balik bastan kokuyor bu memleketi düsman cizmasi altinda kirlenmesin diye yalniz canakklede 250 bin sehit verdik ama göründügüne göre bosunaymis meger nedenini soracak olursan kafir istimlahi altinda olunsaydi belki bugünkünden kötü de olmazdi her halde malesef dogrular hep acidir bak su CHP nin haline önce kadinlarimizin basindaki tesettürü mahkeme zoruyla indirdiler sonrada oy ugruna birkac carsafli diktiler numune olarak biz sizi cok seviyoruz biz sizinle dalga gectik misali bu millet bilmemki ne düsünüyor Allah akil izan versin durmadan millete calkalatip duruyorlar iste.

INSAN NEDEN SAPIDIR?
Imami Gazali (r.h.) buyurdular ki:
Insanin Allahü Teala’yi unutmasi nefsinin tab’an meyyal oldugu mal, makam, dünya, riyaset, söhret sevgisi, uzun emel, suh (asiri cimrilik), heva, kibir gibi nefislerinin ahlak-i zemimesine maglub olmalari, sahih akideden sapan kimselerle arkadaslik etmesi ve Allahü Teala’ya itaat etmemesi sebebiyledir. Halbuki ayet-i celilede mealen:
*Muhakkak kulak, göz, gönül, bunlarin her biri ondan mes’ul bulunuyor.“ Isra: S. 36 buyrulmustur. Ehl-i sünnet I’tikadi der ki kullarin fiilleri, Allahü Teala’nin yaratmasi, kullarin da kesbi (kazanmasi) ile olur… Demekki bizde kötü yani nefsimizin hevasina olan seylere meylimiz cok fazla vs. vs. Allahü Teala sonumuzu hayr eylesin Amiinn

17 Aralık 2008 Çarşamba

SELAMÜNALEYKÜM.

KUR’AN DAKI AHLAK.

Kur’an-i Mubin’in bir cok ayetleri esaslarin, düsturlarin en mükemmelini bildirmektedir. Insanlara vazifenin mukaddes oldugunu, hakkin korunmasinin lüzumunu, hayatin gayesini, en büyük hayrin neden ibaret oldugunu gösteren Kuran’i Kerim‘i en güzel yasayan Resulullah Efendimiz (s.a.v.)‘dir.

Bu mübarek kitabin gösteredigi ahlak yollarindan daha mükemmel hicbir ahlaki müessese bulunamaz. Binaenaleyh ahlak ilminin de birinci kaynagi süphe yok ki, Kuran’i Kerim’dir. Acaba

*Muhakkak Allah size adaleti, iyiligi ve yakinlara vermeyi emrediyor ve cirkin islerden, münkerden, azginliktan nehyediyor, dinleyip anlayip tutasiniz diye size va’zediyor.“ Nahl, S. 90 ayet’i kerimesi’nden daha genis bir ahlak düsturu buluna bilir mi?

Acaba:

*Sen af yolunu tut, iyiligi emret ve cahillerden yüz cevir.“ Araf: S. 199 ayet’i kerimesindeki yüce ahlak tavsiyelerinden daha faideli ne tasavvur oluna bilir?

Yaratilisin bos yere olmadigini anlamak icin.

*Insan sanar mi ki basi bos birakilacaktir.?” Kiyame: S. 36 ayet’i kerimesi ne kadar düsünülse az degilmidir?

Dogru sözlü, dogru özlü olmanin lüzumunu, yalanciligin kötülügünü gösteren,

*Ey iman edenler! Nicin yapamayacaginiz seyi söylersiniz. Yapamayacaginiz seyi söylemeniz, Allah yaninda cok mebguzdur (Ilahi azabi celbedecek büyük bir günahtir).” Saff: S. 2-3 ayet’i kerimesinin dehsetli ikazi karsisinda insanin titremesi icab etmezmi?

Iste Kur’an-i Azim, daha nice ahlak esaslarini, kaidelerini, tavsiyelerini, emirlerini ihtiva etmekte, icine almaktadir.



SELAMÜNALEYKÜM.

KUR’AN DAKI AHLAK.

Kur’an-i Mubin’in bir cok ayetleri esaslarin, düsturlarin en mükemmelini bildirmektedir. Insanlara vazifenin mukaddes oldugunu, hakkin korunmasinin lüzumunu, hayatin gayesini, en büyük hayrin neden ibaret oldugunu gösteren Kuran’i Kerim‘i en güzel yasayan Resulullah Efendimiz (s.a.v.)‘dir.

Bu mübarek kitabin gösteredigi ahlak yollarindan daha mükemmel hicbir ahlaki müessese bulunamaz. Binaenaleyh ahlak ilminin de birinci kaynagi süphe yok ki, Kuran’i Kerim’dir. Acaba

*Muhakkak Allah size adaleti, iyiligi ve yakinlara vermeyi emrediyor ve cirkin islerden, münkerden, azginliktan nehyediyor, dinleyip anlayip tutasiniz diye size va’zediyor.“ Nahl, S. 90 ayet’i kerimesi’nden daha genis bir ahlak düsturu buluna bilir mi?

Acaba:

*Sen af yolunu tut, iyiligi emret ve cahillerden yüz cevir.“ Araf: S. 199 ayet’i kerimesindeki yüce ahlak tavsiyelerinden daha faideli ne tasavvur oluna bilir?

Yaratilisin bos yere olmadigini anlamak icin.

*Insan sanar mi ki basi bos birakilacaktir.?” Kiyame: S. 36 ayet’i kerimesi ne kadar düsünülse az degilmidir?

Dogru sözlü, dogru özlü olmanin lüzumunu, yalanciligin kötülügünü gösteren,

*Ey iman edenler! Nicin yapamayacaginiz seyi söylersiniz. Yapamayacaginiz seyi söylemeniz, Allah yaninda cok mebguzdur (Ilahi azabi celbedecek büyük bir günahtir).” Saff: S. 2-3 ayet’i kerimesinin dehsetli ikazi karsisinda insanin titremesi icab etmezmi?

Iste Kur’an-i Azim, daha nice ahlak esaslarini, kaidelerini, tavsiyelerini, emirlerini ihtiva etmekte, icine almaktadir.


KUR’AN DAKI AHLAK.

Kur’an-i Mubin’in bir cok ayetleri esaslarin, düsturlarin en mükemmelini bildirmektedir. Insanlara vazifenin mukaddes oldugunu, hakkin korunmasinin lüzumunu, hayatin gayesini, en büyük hayrin neden ibaret oldugunu gösteren Kuran’i Kerim‘i en güzel yasayan Resulullah Efendimiz (s.a.v.)‘dir.

Bu mübarek kitabin gösteredigi ahlak yollarindan daha mükemmel hicbir ahlaki müessese bulunamaz. Binaenaleyh ahlak ilminin de birinci kaynagi süphe yok ki, Kuran’i Kerim’dir. Acaba

*Muhakkak Allah size adaleti, iyiligi ve yakinlara vermeyi emrediyor ve cirkin islerden, münkerden, azginliktan nehyediyor, dinleyip anlayip tutasiniz diye size va’zediyor.“ Nahl, S. 90 ayet’i kerimesi’nden daha genis bir ahlak düsturu buluna bilir mi?

Acaba:

*Sen af yolunu tut, iyiligi emret ve cahillerden yüz cevir.“ Araf: S. 199 ayet’i kerimesindeki yüce ahlak tavsiyelerinden daha faideli ne tasavvur oluna bilir?

Yaratilisin bos yere olmadigini anlamak icin.

*Insan sanar mi ki basi bos birakilacaktir.?” Kiyame: S. 36 ayet’i kerimesi ne kadar düsünülse az degilmidir?

Dogru sözlü, dogru özlü olmanin lüzumunu, yalanciligin kötülügünü gösteren,

*Ey iman edenler! Nicin yapamayacaginiz seyi söylersiniz. Yapamayacaginiz seyi söylemeniz, Allah yaninda cok mebguzdur (Ilahi azabi celbedecek büyük bir günahtir).” Saff: S. 2-3 ayet’i kerimesinin dehsetli ikazi karsisinda insanin titremesi icab etmezmi?

Iste Kur’an-i Azim, daha nice ahlak esaslarini, kaidelerini, tavsiyelerini, emirlerini ihtiva etmekte, icine almaktadir.


21 Ekim 2008 Salı

SELAMÜNALEYKÜM.

İBLİSTEN KALAN KÖTÜ HUYLAR.

Âlemde ilk hased eden iblistir. Hased edenlerin reisi odur. Allâhü Tealâ, Hz. Âdem (a.s.) ile Havvâ’ya cennetteki bütün nimetleri mübah kılmıştı. Ancak buğday ağacından sakınmalarını ve ona yaklaşmamalarını bildirmişdi. İblis, Âdem (a.s.) ile Havvâ’ya hased etti.
Âlemde feryâd ile ağlamak iblisten kalmıştır. Mel’un iblîs, hîle ile cennet kapısından içeri girdi. Ağlayıp feryâd ederek Hz. Âdem ile Havvâ’nın ((a.s.) karşılarına geldi. Onlar iblîsin ağlamasından mahzûn olup, niçin ağlarsın diye sordular. Mel’un iblîs, sizin için ağlıyorum. Çünkü size ölüm yetişip vefât edeceksiniz. Cennet nimetlerinden ayrılacaksınız. Ben size şecere-i huldü (ebedilik ağacını) göstereyim. Ondan yeyin ki, cennette ebedî kalın dedi.
Âlemde ilk yalan yere yemin etmek de iblisten kalmıştır. iblîs yemin ederek benim dediğim, size nasîhat etmektir, dedi. Hz. Âdem ile Havvâ (a.s.) da iblîsin aldatmasına inandılar. Bu ağaçtan önce Hz. Havvâ validemiz, sonra da Hz. Âdem (a.s.) yedi. Onlar iblîsin yalan yeminine inanmışlardı. Çünkü onlar aslâ yalan yere Allâh’a yemin edemeyeceğine inanıyorlardı. Bunun üzerine Allâhü Tealâ onları yeryüzüne indirdi.
Alıntıdır…

28 Eylül 2008 Pazar

SALEVÂT-I ŞERÎFE GETİRMENİN FAZÎLETİ.



Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
Bir gün bana Cenâb-ı Hakk’ın dört büyük meleği Cebrâil, Mikâil, İsrâfil ve Azrâil (aleyhimüsselam) geldiler.
Cebrâil (a.s.) bana dedi ki. “Ya Resûlullah! Senin ümmetinden bir kimse sana günde on defa salavât okursa yarın kıyâmet gününde ben onun elinden tutar, sıratı kuşlar gibi geçiririm.”
Mikâil (a.s.) de dedi ki: “Ben o kula senin Kevser havuzundan kana kana içiririm.
İsrâfil (a.s.) dedi ki. “Yâ Resûlullah! O kulun affı için başımı secdeye koyarım, Allâhü Tealâ onu affetmedikçe başımı secdeden kaldırmam.
Azrâil (a.s.) Yâ Resûlullah! Sana günde on defa salavât edenin rûhunu Peygamberlerin rûhunu kabz eder gibi kabzederim.” dediler.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Bu ne büyük lütuf yâ Rabbi! Bu ne büyük ihsan Allâh’ım!” buyurdular.
Salavât-ı şerîfe getirmenin diğer bazı fazîletlerinden:
1. Salavât, Allâhü Tealâ’nın (meâlen) *Allah ve melekleri Peygamber’e hep salât ederler. Ey îmân edenler! Sizde ona çokça salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” Ahzâb: S.56
2. Salavât, günahların affedilmesine vesîledir.
3. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) yakın olmanın en güzel ve en kolay yoludur.
4. Resûlullâh (s.a.v.) kendisine salât okuyana mukâbelede bulunur.
5. Her salât getirenin ismi, Peygamber (s.a.v.) Efendimize arz edilir.
6. Salât-ü selâm okuyan kimse, Allâhü Tealâ ve Resûlü’nün muhabbetini diğer muhabbetlere tercih etmiş olduğu için, onun ahlâkıyla ahlâklanır.
7. Allâhü Tealâ’nın rahmetinin inmesine vesîledir.
8. Salâvat, unutulan şeyin hatırlanmasına sebep olur.
9. Salâvat, duâların kabûlüne vesîledir.
10. Salâvat, kıyâmetin o zor gününde arşın gölgesinde gölgelenmeye vesîledir.

Alıntıdır…

26 Eylül 2008 Cuma

HADİS-İ ŞERİF.

"Müslümanları bir kişiye, yalnız kalıp günâhlarını hatırlatacağı ve onlardan Allâhü Tealâ'ya istiğfâr edeceği yerleri bulması (lâzım ve) lâyıktır.
Hadis-i Şerif, Beyhaki, Şuabü'l-Îmân

ZEKÂT VE SADAKAYI GİZLİ VERMENİN FAYDALARI.

Zekât ve sadakayı gizli vermekte beş fayda vardır:
1- Sadakayı alanın gizli kalmasına sebeb olur.Aşikâre verirse, alan da aşikâre alacağına göre, alanın şeref ve haysiyyeti rencide edilecek ve ihtiyâç içinde bulunduğu açığa çıkacak ve meâlen
*İstemekten çekindikleri için bilmeyen onları zengin eder." Bakara: s. 273 âyet-i celilesinde medh olan iffetlerine halel (eksiklik) gelecektir.
2- sadakayı gizli vermek, (vereni de) alanı da insanların diline düşmekten ve sûizanlarına kapılmaktan kurtarır. Çünkü insanlar birbirini çekemez. Zengin olduğu hâlde aldı veya hakkından fazla aldı deyip aleyhinde dedi kodu yaparlar. Haset, sûizan ve gıybet gibi büyük günahlara yol açar. Binaenaleyh sadakayı gizli verip insanları bu gibi günahlardan korumak evlâdır.
3- Sadakayı gizli vermek, verenin amelini gizlemesine yardım eder. Zirâ gizli infâk, aşikâre infâktan daha faziletlidir. Sadaka ve iyiliğin tamamlanmasına yardım etmek de sadaka ve iyiliktir. Sadakayı gizlemek, ancak yalnız iki kişi yâni veren ve alan arasında kalmasıyla mümkündür. Hiç biri açıklamayacaktır. Çünkü, birisi söylerse meydana çıkar.
4- Aşıkâre sadaka almakta zelil ve hakir olmak vardır. hâlbuki Müslümâna zillet yakışmaz. Bâzı âlimler gizli verilen sadakayı alır, âşıkâre verileni almazdı. Aşıkâre verileni almak, ilme hakâret olduğu için.
"İlmi ve âlimi alçaltıp, dünyâlığı yükseltmeliyiz." derlerdi.
5- Sadakayı gizli almak ortaktan kurtulmak vardır. çünkü Peygamber Efendimi (s.a.v.)
"Kendisine hediye verildiği vakit yanında bulunanlar o hediyede ortaktır. buyurmuştur.

ZEKÂT VE SADAKAYI GİZLİ VERMENİN FAYDALARI.

Zekat ve sadakayı gizli vermekte beş fayda vardır:

1- Sadakayı alanın gizli kalmasına sebeb olur. Âşikâre verirse, alana da âşikâre alacağına göre, alanın şeref ve haysiyyeti rencide edilecek ve ihtiyaç içinde bulunduğu açığa çıkacak ve meâlen *İstemekten çekindikleri için bilmeyen onları zengin zanneder." Bakara: S. 273 âyeti celilesinde medh edilmiş olan iffetlerine halel (eksiklik) gelecektir.

2- Sadakayı gizli vermek, (vereni de) alanı da insanların diline düşmekten ve sûizanlarına kapılmaktan kurtarır. Çünkü insanlar birbirlerini çekemez. Zengin olduğu hâlde aldı veya hakkından fazla aldıdeyip aleyhinde dedi kodu yaparlar. Haset, sûizan ve gıybet gibi büyük günâhlara yol açar. Binaenaleyh sadakayı gizli verip insanları bu gibi günahlardan korumak evlâdır.

3- Sadakayı gizli vermek, verenin amelini gizlemesine yardım eder. Zîrâ gizli infâk daha faziletlidir. Sadaka ve iyiliğin tamamlanmasına yardım etmek de sadaka ve iyiliktir. Sadakayı gizlemek, ancak yalnız iki kişi yâni veren ve alan arasında kalmasıyla mümkündür. Hiç biri açıklamayacaktır. Çünkü, birisi söylerse meydana çıkar.

4- Aşikâre sadaka almakta zelil ve hakir olmak vardır. Hâlbuki Müslümana zillet yakışmaz. Bâzı âlimler gizli verilen sadakayı alır, âşikâre verileni almazdı. Aşikâre verileni almak, ilme hakâret olduğu için "İlim ve âlimi alçaltıp, dünyâlığı yükseltemeyiz." derlerdi.

5- Sadakayı gizli almakta ortaktan kurtulmak vardır.Çünkü Peygamber ERfendimiz (s.a.v.) "Kendisine hediye verildiği vakit yanında bulunanlar o hediyede ortaktır." buyurmuştur..

25 Eylül 2008 Perşembe

KADİR GECESİNİN FAZÎLETİ.

*Muhakkak ki biz onu kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sana ne şey bildirdi. Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve Ruh, Rablerinin izni ile bir emirden iniverir. O gece tan yeri ağarıncaya değin bir selâmettir.
Kadir Sûresi

KADİR GECESİNİN FAZÎLETİ.

Ashâb-ı Kirâm, Allâhü Tealâ’nın Kadir Gecesi hakkında ki (bin aydan hayırlıdır)
meâlindeki âyet-i kerîmesine sevindikleri kadar hiçbir şeye sevinmediler.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) ashâbına İsrailoğullarından dört kişiyi anlattı. Bunlar, -göz açıp yumuncaya kadar bir zaman dahi Allâh’a âsî olmadan- seksen sene ibâdet etmişlerdir. Resûlullâh’ın (s.a.v.) ashâbı da bundan dolayı hayret etmişlerdi. Cebrâil (a.s.) geldi ve;
“Yâ Muhammed! Sen ve ashâbın bu zâtların, göz açıp yumuncaya kadar bir vakitte Allâh’a isyan etmeden seksen sene ibâdet etmelerine taaccüp ettiniz. Allâhü Tealâ senin üzerine bundan hayırlısını indirdi.” dedi ve “İnnâ enzelnâhu fi leyletil kadri…”,
“Biz onu kadir gecesinde indirdik.” Meâlindeki âyet-i kerîmesi ile başlayan Kadr sûresini sonuna kadar okudu.
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) çok mesrûr oldu, sevindi.